Page 10 - BİOMEDYA SAYI 04
P. 10
Bilim kurgu değil
gerçek
zombi karıncalar!
Brezilya’nın tropikal yağmur
ormanlarında korku filmini
Bu karıncalar yağmur ormanlarının Neticede koloniden ayrılıyor ve bir daha yuvalarının andıran bir biyolojik ilişki
yüksek dallarında yaşıyor, yuvalarını yolunu bulamıyorlar. Zombileştiren fungus, kasların yaşanıyor.
ağaç kovuklarına yapıyorlar. Koloniler istem dışı kasılmasına da neden oluyor ve enfekte Kahramanlarımız bir fungus
karıncalar ağaç dallarından yere düşerek orman
halinde dolaşıyor ve sürekli ağaç zemininden yaklaşık 25 cm yukarıda yer alan bol (Ophiocordyceps unilateralis) ve
dallarından orman zeminine, oradan yapraklı ve nemli bölgede bilinçsizce dolaşmaya başlıyor. marangoz karıncalar (Camponotus
tekrar yukarılara çıkarak yaşamlarına Katil fungusen uygun zamanı bekliyor ve öldürücü leonardi).
devam ediyorlar. Bu normal yaşam vuruşunu gerçekleştiriyor. Bu nemli bölge fungusun
yaşamını devam ettirebilmesive üremesi için uygun
döngüsü birgün parazit bir fungusun koşullara sahip. İlginç olan şu ki, öldürücü vuruş hemen Fungus, sporlarını bu keselerden dışarı fırlatıyor ve
yüzlerce öldürücü spor başka karıncaları enfekte etmek
karıncayı enfekte etmesiyle korkunç hemen her zaman güneşin sıcaklığının ençok hissedildiği üzere orman zeminine yayılıyor. Yapılan araştırmalar bu
bir şekilde değişiyor. öğlen saatlerinde gerçekleşiyor. şekilde zombi karıncalar yaratan 4 fungus türü olduğunu
söylüyor.
Karıncalar orman zemininde bulunan fungus sporlarıyla Zombi karınca, sanki fungus tarafından senkronize
temas edince enfeksiyon başlıyor ve yaklaşık bir edilmiş ve zorlanmış gibi davranarak yaprağın altındaki Her bir fungus türü tek bir karınca türüne özelleşmiş
hafta içinde karıncanın tüm vücudu ve başı fungus ana damarı ısırıyor ve bu vaziyette öylece ölüyor. durumda. Bu tür funguslara Afrika’nın, Brezilya’nın ve
sporları tarafından işgal ediliyor. Enfekte karıncaların Karıncanın başında çoğalan fungus sporları karıncanın Tayland’ın tropik ormanlarında rastlanıyor. Uzmanlar,
çene kemiğindeki kasları ve bu kasları yöneten
kasları deforme oluyor ve yırtılmalar başlıyor. Fungu sinirleri kontrol altına alarak karıncanın ölüm ısırığını karıncanın davranışlarını değiştiren ve yönlendiren
senfeksiyonu aynı zamanda karıncanın merkezi sinir gerçekleştirmesini sağlıyor. Ölüm ısırığını gerçekleştiren bu fungusun yaşam döngüsünün oldukça karmaşık
sisteminide etkiliyor. İşte bu noktada karıncaların karıncanın çene kemiği kilitleniyor ve ölüm olduğunu söylüyor.
davranışları değişiyor ve tipik zombi davranışlar gerçekleştikten sonra bile karınca bu vaziyette yaprağın
sergiliyorlar. Normalde koloniden ve takip edilen yoldan altındaki ana damarda asılı kalıyor. Birkaç gün sonra Geçtiğimiz yıl araştırmacılar tarafından bulunan
hiç ayrılmayan işçi marangoz karıncalar düzensiz karıncanın başında fungusun yüzlerce sporunu içinde fosilleşmiş bir yaprak örneği bu tür ilişkinin
davranışlar sergiliyor, zikzaklar çizerek nereye gittiklerini taşıyan bir üreme kesesi oluşmaya başlıyor. Görüntü yaklaşık 48 milyon yıl öncesinde bile var olduğunu
fark etmeden yürümeye başlıyorlar. gerçekten çok ilginç, yaprağa saplanmış ölü karıncanın gösteriyor.
başından uzanan bir sap ve sapın üzerinde bir kese. Kaynak: Bilim Teknik
Yaşlanmayı Fizik profesörü Peter Hoffmann, yaşlanmanın nedeninden ziyade sonucu olarak ortaya
çıktığı yönünde olduğunu ifade ediyor. Biyolojik
“Yaşlanmayı kaçınılmaz kılan biyoloji
açıklama, insan evriminin genç bireylere yer açma
değil, fizik” başlıklı makalesinde
eğilimine de dayanıyor.
durdurmak insanın yaşlanmasının fiziksel ‘Yıpranma teorisi’ olarak adlandırılan fiziksel yaklaşımda
yasalardan kaynaklandığını, bu yüzden Yıpranma teorisi
biyolojik müdahalelerle önlenmesinin
mümkün mümkün olmadığını belirtiyor. ise insanın 30 yaşından sonra her yedi yılda bir ölüm
riskinin ikiye katlanması temel alınıyor. Bu katlanarak
artışın sebebi ise hücrelerimizde gerçekleşen olağan
Yaşlanmayı durdurmak ve ölümsüzlüğe ulaşmak,
insanlığın en eski özlemlerinden biri. İnsanlar eski süreçlerden başka bir şey değil. Hücrede kendi DNA’sına
çağlardan beri büyü, simya ya da bilim gibi ellerindeki sahip mitokondri adlı organizma, ‘radikal’ adı verilen
bütün araçları kullanarak yaşlanmayı engellemenin ve DNA’ya zarar verebilecek atomları açığa çıkarıyor.
yollarını aramış. Geçen ay ABD merkezli bir genetik Hoffmann, hücrelere zarar veren bir diğer olağan süreci
araştırma şirketi, yaşın ilerlemesiyle kısalan ve ‘insanın ise şu şekilde açıklıyor:
ömür saati’ olarak adlandırılan ‘telomer’ adlı DNA
parçacıklarını uzatmayı başardığını duyurmuş, haber “Vücudumuzdaki her bir hücre, kalabalık şehirler gibidir.
büyük heyecan yaratmıştı. Bu şehrin işçileri, gıdaları işleyen, atıkları dışarı çıkaran
ve DNA’yı onaran protein makineleridir. Nakliye işi,
Ancak bilim ve kültür dergisi Nautilus’un “Yaşlanma” molekül makineleri tarafından sağlanır. Bu makineler
başlığıyla yayımladığı son sayısı, bu hevesleri kursakta işlerini yaparken, etraflarında bulunan binlerce su
bırakacak bir makale içeriyor. Fizik profesörü Peter molekülü, onlara saniyede bir trilyon kez çarpar.
Hoffmann, “Yaşlanmayı kaçınılmaz kılan biyoloji değil, Fizikçiler büyük ısı açığa çıkmasına neden olan bu olaya
fizik” başlıklı makalesinde telomerlerin kısalmasının ‘termal hareket’ der.”
yaşlanmanın önlenebileceği anlamına gelmediğini Önlenmesi zor ama imkansız değil
belirtiyor. Hoffmann, yaşlanmanın biyolojik ve fiziksel
açıdan iki farklı açıklaması olduğunu ifade ediyor. Termal hareket ve radikal atomlar, hücrelerin zaman
içinde sağlığını kaybetmesine neden oluyor. Bir hücre
‘Sürekli geriye doğru sayan saatler’ tamir edilemeyecek duruma geldiği zaman, onun yerine
Biyolojik yaşlanma, insan bedeninde ‘sürekli geriye bir kök hücre geçiyor. Bu durum, genetik ya da biyolojik
doğru sayan saatler’ olduğu varsayımına dayanıyor. müdahalelerin yaşlanmayı önleyemeyeceği anlamına
Bu saatlerin en bilineni telomer adlı DNA parçacıkları. geliyor. Buna karşın Hoffmann, nanoteknoloji ve kök
Telomerler, her hücre bölünmesinde biraz daha kısalıyor. hücre çalışmalarının da ilerlemesiyle ileride yapılacak
araştırmaların yaşlanmaya bir çözüm bulabileceğini
İnsan bedeninin dışarıdan hasar aldığı durumlarda söylüyor.
kısalmanın oranı artıyor. Hoffmann, son dönemde
yapılan araştırmalarda telomerlerin kısalmasının, Kaynak: karar.com
10