Dr. Sevgi Salman Ünver
Anne karnında ikiz bebeklere genetik tedavi yapıldı.
Bir süredir genomik çalışmalar ile anne karnında iken bebeklerin genetik bazı hastalıkları taşıyıp taşımadığını tespit etmek mümkün hale gelmiştir. Ancak bu tespit sonunda aileyi bu konuda bilgilendirmek ve gebeliğin devamı için kararı kendilerine bırakmaktan başkaca birşey yapılamıyordu.
İşte nihayet o önemli hayalerden biri daha gerçek oldu. Yıllar süren çalışmalar ile artık anne karnında genetik tedaviler yapmak mümkün hale geldi.
Bu tarz tedavilerin ilki ve öncüsü olan bir çalışma ile genetik bozuklukları anne karnında tedavi edilen Hipohidrotik ektodermal displazili ikiz kardeşler sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam ediyorlar.
X kromozomu bağlantılı olarak sonraki nesillere aktarılan ve daha çok erkek çocuklarını etkileyen Hipohidrotik ektodermal displazi hastalığı yaşam boyu süren ciddi komplikasyonlar yaratır. Hatta ağır seyreden durumlar hayati tehlike yaratabilir. En belirgin sorunlar, bireylerin terleyememeleri nedeni ile vücut ısı dengesini sağlayamazlar, tükürük ve göz yaşı salgısı normal olmaz, ciddi enfeksiyon riskleri, kemik ve diş gelişiminde anormallikler olarak ortaya çıkar. Çok ağır seyreden vakalarda hayati tehlike oluşabilir.
Bu hastalıkla dünyaya gelen bireyler için günlük palyatif, rahatlatıcı uygulamalar dışında kesin bir tedavi de bulunmuyor. Almanya’da yaşayan bir çiftin ilk erkek çocukları hipohidrotik ektodermal displazi hastalığı ile dünyaya gelmişti. Çift ikinci kez anne baba olmak istediler. Bir süre sonra ikiz erkek bebekleri olacağı bilgisini aldılar. Ailedeki hastalık öyküsünden dolayı anne karnındaki bebeklere genetik testler yapıldı. Her iki bebeğinde de Hipohidrotik ektodermal displazi hastalığı ile doğacağı ortaya çıktı. İşte tam bu noktada Dr. Holm Schneider bu alanda öncü olacak bir deneysel çalışmayı denemeyi teklif ettiler aileye. İlk çocuklarının hastalık nedeni ile yaşadağı acıları çok iyi bilen aile, bu deneysel çalışmayı kabul etti. Ve ilk kez anne karnındaki bebeklere genetik tedavi uygulandı. University Hospital Erlangen’de görev yapan Dr. Holm Schneider ve ekibi daha önce fare ve köpekler üzerinde amniyotik sıvıya gen tedavisi için gereken proteinleri enjekte ederek deneysel başarılar elde etmişti. Ancak bu deneme insan üzerinde ilk kez yapılmış oldu.
Nisan ayında New England Journal of Medicine’de yayınlanan veriler bu alanda gerçekleşen bu ilk çalışmanın başarılı olduğunu bildirmektedir.
Şu anda yaklaşık iki yaşında yaşında olan ikiz kardeşler Linus and Maarten, belirli bir oranda ter bezlerinin çalıştığını, ısı kontrolü yapabildileri, diş gelişimleri normal çocuklardan biraz geri olmakla birlikte büyük ağabeyleri (5 yaş) Joshua’dan çok daha ileri oldukları gözlenmektedir.
Bu hastalığın oluşma mekanizması bir mutasyona bağlı olarak ectodysplasin A proteinin eksikliğininden kaynaklanmaktadır. Ectodysplasin A proteinin hamilelik döneminde normal ter ve tükürük bezi doku gelişimi sağlayan sinyalleri yönetmektedir. Bu sinyallerin olmaması gebelik dönemindeki gelişimden başlayarak, tüm yaşam boyu süren çeşitli gelişim problemlerine neden olmaktadır. Dr. Holm Schneider ve ekibinin uyguladığı tedavi ile füzyon protein ya da protein replasman tedavisi olarak adlandırmaktadırlar. Bu tedavinin temeli bebeğin gelişim sürecinde en uygun ve ectodysplasin A’ a ihtiyaç duyulan döneminde amniyotik sıvıya ectodysplasin A enjekte ederek gelişim için sinyal mekanizmalarının başlatılmasına dayanmaktadır.
Özellikle ter bezlerinin oluştuğu 20 ve 30. haftalar arasında normal gelişimi desteklemek için eksik olan ectodysplasin A proteininin enjeksiyonu yapılması gerektiği deneysel olarak tahmin ediliyordu. Zira ikiz bebeklere ilk doz 26. haftada 2. doz ise 31. haftada yapılmıştır. Sağlanan bu başarının ardından yine belirli mutasyonlardan kaynaklı sinyal proteinlerinin takviye edilmesi ile başka bazı gelişimsel hastalıklara çare bulunabileceği düşünülmektedir.
Her ne kadar hayvan deneylerinde anne karnındaki bu müdehale ille yaratılan etki kalıcı olarak gözlemlense de, şu anda 2 yaşında olan ikiz kardeşlerde kalıcı olup olamaycağı henüz bilinmiyor. Dr. Schneider bebeklerin doğumdan sonra gösterdikleri normal gelişimlerin ilerleyen yaşlarında ve erişkinlik döneminde de korunacağına inandıklarını belirtiyor.
Dr. Schneider şu ana kadar yaklaşık 15-20 gebe için bu tedaviyi uyguladıklarını ve aldıkları sonuçların cesaret verici olduğunu belirtiyor. Ayrıca gebelik sırasında yapılan genetik incelemelerin yaygınlaşması ve incelenen hastalıkların kapsamının genişlemesi ile bu alanda yeni ufuklar açılabileceği düşünülmektedir.
Referanslar:
1- Holm Schneider, M.D., Florian Faschingbauer, M.D., Sonia Schuepbach-Mallepell, Ph.D., Iris Körber, Sigrun Wohlfart, Ph.D., Angela Dick, Ph.D., Mandy Wahlbuhl, Ph.D., Christine Kowalczyk-Quintas, Ph.D., Michele Vigolo, M.S., Neil Kirby, Ph.D., Corinna Tannert, R.A., Oliver Rompel, M.D., Wolfgang Rascher, M.D., Matthias W. Beckmann, M.D., and Pascal Schneider, Ph.D. et. al.
N Engl J Med 2018; 378:1604-1610 DOI: 10.1056/NEJMoa1714322
2- https://edition.cnn.com/2018/05/18/health/genetic-treatment-ectodermal-dysplasia-study/index.html