Biyoteknoloji / Sağlık
ERKEN TEŞHİS VE ERKEN MÜDAHALE İŞİTME KAYBINI ORTADAN KALDIRIYOR
Her 1000 doğumda 1 ila 3 bebek kalıcı işitme kaybı ile hayata başlıyor. Doğuştan görülen işitme kaybına sebep olan nedenler arasında erken doğum, düşük doğum ağırlığı, doğumda oksijensiz kalma, yeni doğan yoğun bakım ünitesinde kalma, annenin gebelikte geçirdiği enfeksiyonlar, doğum travmaları, kan değişimi gerektirecek düzeyde yeni doğan sarılığı, iç kulakta hasara neden olan oto toksik ilaçların kullanımı ve genetik faktörler sayılabiliyor. Buna karşılık, işitme kaybının erken teşhisi ve işitme kaybına erken müdahale edilmesiyle işitme kaybı ortadan kaldırılabiliyor.
“İşitme kaybının çözümleri konusunda farkındalık düşük”
Dünyada milyonlarca çocuk ve yetişkin işitme kaybı ile mücadele ederken, işitme kaybının ortadan kaldırılmasını sağlayacak yöntem ve tedavi seçenekleri hakkında farkındalık çok düşük. İşitme kaybı kader değil ve günümüzde, teknolojinin verdiği imkanlarla işitme kaybının yol açtığı olumsuzluklar giderilebiliyor.
İşitme kayıplı çocuklar yaşlarına uygun konuşma ve dil becerileri geliştiremiyor. Buna bağlı olarak da okul başarıları, bilişsel yetkinlikleri ve psiko-sosyal gelişimleri yaşıtlarından geride kalıyor. Yaşamın ilk birkaç yılı konuşma ve dil edinimi açısından kritik bir dönem. Konuşmayı öğrenmek için kritik olan ilk üç yaşta, işitme kaybı tanılanmaz ve uygun müdahalede bulunulmazsa çocukların gelişimleri üzerinde son derece olumsuz etkileri olur.
Ülkemizde tüm hastanelerde uygulanan Yenidoğan İşitme Tarama Programı, işitme kaybına sahip bebeklerin erken tanılanmasını ve erken müdahale edilmesini sağlıyor. İlk olarak 1994 yılında Marmara Üniversitesi’nde başladığımız yeni doğan işitme taraması, 2004 yılından beri ülke çapında başarı ile yürütülüyor. Böylelikle uygun bebeklerde implantlama yoluyla erken müdahale mümkün olmakta, işitme kaybının çocuğun gelişimi üzerinde meydana getireceği olumsuz etkiler azaltılmakta ve işitme kayıplı doğan bebekler yaşıtlarına benzer gelişim göstermektedir. İleri ve çok ileri derecede işitme kayıplarında çocuklarda 4 yaşına kadar çift kulak koklear implant, 4 yaş sonrasındaki çocuk ve yetişkinlerde ise tek kulak koklear implant devlet tarafından karşılanmaktadır.
Yetişkinlerdeki işitme kayıpları ise farklı nedenlerle her yaşta meydana gelebiliyor. Genetik faktörler, enfeksiyonlar, kafa travmaları, orta kulak enfeksiyonları, orta kulakta kireçlenmesi, tümörler, Meniere hastalığı, iç kulakta hasara neden olan ototoksik ilaç kullanımı, yüksek ve uzun süreli gürültüye maruz kalma ve yaşlanmanın en sık karşılaşılan nedenler arasında sayılabilir.
Hangi yaşta meydana gelirse gelsin, işitme kaybı fark edildiğinde hastalar mutlaka Kulak Burun Boğaz hekimine başvurmalı. Medikal veya cerrahi tedavisi olmayan işitme kayıplarında işitme cihazı kullanmak işitme kaybının oluşturduğu engelleri ve iletişim problemlerini ortadan kaldırabilir. İşitme cihazlarının yeterli gelmediği ileri – çok ileri derecedeki işitme kayıplarında ise koklear implant yetişkin hastalar için de en uygun çözüm oluyor.
“Doğru zamanda uygulanan işitme implantları yüzyılın mucizesi”
İşitme kaybının üzerinden 10 yıldan daha kısa zaman geçen yetişkin hastaların, ilerleyici türde işitme kaybı olup işitme cihazı kullananların ve 4 yaşından küçük, doğuştan işitme engeli olan çocukların koklear implanttan en yüksek faydayı gören gruplar olduğu biliniyor. Hem doğuştan işitme kaybı saptanan çocuklarda hem de işitmesini sonradan yitiren çocuk ve erişkinlerde teşhisten sonra zaman kaybetmeden yapılan koklear implant uygulaması son derece başarılı oluyor. Uygun zamanda, uygun hastaya yapılmışsa implant bence yüzyılın mucizesi. Erken uygulanan koklear implant sayesinde çocuklar normal konuşma ve dil geliştirebiliyor, eğitim hayatlarını sürdürebiliyor. Erişkinlerin de hayattan kopmadan iletişimlerini ve sosyal yaşamlarını devam ettirebiliyor.
Ameliyat sonrası programlar ve rehabilitasyon sürecinde hasta, ailesi, odyolog ve eğitimci birlikte çalışması gerekiyor. Koklear implant hastaya özel programlanarak hastanın sesleri duyması sağlandıktan sonra, seslerin ayırt edilmesi, konuşmanın anlaşılması ve çocuklarda konuşma ve dil gelişiminin sağlanabilmesi için rehabilitasyon süreci son derece önemli. İşitmesini sonradan kaybeden bir yetişkin için rehabilitasyonda, koklear implant yoluyla beynine iletilen elektriksel uyarımı daha önceden kodladığı, hafızasında olan sesler ve sözcüklerle eşleştirmesi ve anlamlandırması amaçlanıyor.
Prof. Dr. Ayça ÇİPRUT
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Odyoloji Bilim Dalı Başkanı