Biyoteknoloji / Sağlık
Yeni Gen Terapisi Stratejileri Görüş Kaybıyla Savaşın Yeni Yöntemi
Görme beş duyumuzdan belkide en önemli olanı. Görme göz ve beyindeki birçok yapının koordineli çalışmasını gerektiren oldukça karmaşık işlemler bütünüdür. İşlemler retina olarak adlandırılan gözün arka tarafında bulunan ışığa duyarlı sinir dokusunun uyarılması ile başlar. Işık retinada bulunan çubuk ve koni şeklindeki fotoreseptörlere ulaşır, fotonlar burada bulunan fotopigmentler tarafından tutulur ve elektrokimyasal bir sinyale dönüştürülür. Bu işlem retinal pigment epiteli (RPE) ile iş birliği sağlanarak gerçekleştirilir. Elektrokimyasal sinyaller ganglionlardaki bipolar hücrelere iletilir ve beyne yollanacak aksiyon potansiyellerine çevrilir. Retina’nın görme işleminde oynadığı hayati rol göz önüne alındığında görme kaybı ve körlüğe neden olan birçok hastalığın retinaya zarar vermesinden kaynaklandığı görülmektedir.
Gen terapi hedefi olarak bakıldığında retina iyileştirici müdahaleler için biçilmiş kaftandır. Retina küçük, yüksek seviyede bölmeli, bağışıklık hücrelerinden muaf ve kolay erişilebilir bir dokudur. Gözün saydam olması gen ifadesi ve iyileştirme etkilerinin vücut içine herhangi bir müdahalede bulunmadan ERG, Funduskopi, OCT gibi yöntemlerle gözlenmesine imkan sağlar. Bu özelliklerin yanı sıra birçok retinal hastalığın moleküler süreçlerinin bilinmesi, insan hastalıklarını taklit eden hayvan hastalıklarının modellenmiş olması, ileri seviye gen aktarım araçları da retinanın iyi bir hedef olmasını sağlamaktadır.
LCA2 Gen Değiştirme Terapisi: İlk Başarılı Göz Merceği Gen Terapisi
Şimdiye kadarki en başarılı göz merceği gen terapisi otozomal çekinik, retinal bozulmaya sebep olan RPE genindeki RPE65 mutasyonu için yapılmıştır. Bu genin görme döngüsünde büyük öneme sahip olan görsel kromoforların yenilenmesinde yeri bulunmaktadır. Bu gende meydana gelen mutasyon sonucu görsel pigmentlerde bozulma gerçekleşmekte ve fotoreseptörlerin işlevine sonuç olarak da görüşe etki etmektedir. Klinik fenotip analizleri sonucunda bozulmaya sebep olan RPE65-LCA2 parçaları erken yaşlardaki hastalarda görsel işlev kaybına beklenenden daha fazla etki ettiği gözlenmiştir. Bu fenotipler gen temelli müdahaleler için iyi bir başlangıç noktası sunmaktadır.
Birkaç sıçangil ve köpekgil LCA2 modellerindenden elde edilen sonuçlar, insanlara benzeyen göz yapıları ve bağışıklık sistemleri sebebiyle alanda çalışan araştırmacılarda heyecan yaratmıştır. İlk çalışmada rekombinant AAV (virüs) ile aktarılan sağlıklı Rpe65 ifadesi ile tedavi gören köpeklerin fotoreseptör fonksiyonlarında ve görüşlerinde ciddi ilerlemeler kaydedildi. Tek bir aktarım ile verilen genin sağladığı görüş iyileştirmesinin 11 yıl devam ettiği gözlendi.
Ön klinik çalışmalarında alınan sonuçlar neticesinde 4 farklı klinik deneme başlatıldı. Bu çalışmalar sonucunda hastalara yapılan ilk aktarımı takip eden birkaç ay içinde farklı derecelerde iyileşmeler gözlemlendi. Bu çalışmaların ön görülen iyileştirme etkilerini göstermesiyle 3. aşama denemeleri doğrultusunda 8 yaşın üzerindeki hastalarda iki gözde tedavinin uygulanması gerçekleştirildi. Tüm denemeler önceki görsel iyileşmeleri destekledi. Böylece AAV2-hRPE65 Amerika’daki ilk onaylanmış gen terapi ürünü olması ve tüm gen terapi alanında mihenk taşı olarak görüleceği beklenmektedir.