Biyoteknoloji / Çevre ve Doğa
Yeni Tehlike: Akdeniz’in En Büyük Depremi
Deprem ve ardından gelen tsunami on binlerce insanı öldürdü, Mısır’daki İskenderiye’yi ve diğer birkaç şehri yok etti. Akdeniz kıyısına yakın yaşayan ve tatil yapan çoğu insan, bölgenin deprem ve tsunami tehlikesinin tam olarak farkında değil.
21 Temmuz 365 yılında, Akdeniz çevresinde büyük bir deprem yaygın olarak hissedildi. Deprem güçlü yer hareketleri yarattı ve Doğu Akdeniz havzası boyunca yayılan, şehirleri yok eden ve çok sayıda can kaybına neden olan bir tsunami üretti. İskenderiye’de tsunami yıkımı o kadar şiddetliydi ki, olaydan sonraki yüzyıllar boyunca yıl dönümü “korku günü” olarak anıldı. 365 olayı genellikle Akdeniz’de kaydedilen en büyük sismik olay olarak kabul edilir ve yoğun araştırma konusu olmuştur.
Bununla birlikte, yeni araştırmalar şimdi deprem ve sismik mirası hakkında önceki bazı varsayımların doğru olmayabileceğini ileri sürüyor ve bulgular bugün bölgedeki deprem ve tsunami modellemesi için büyük değişiklikler anlamına gelebilir.
Şimdiye kadar genel fikir birliği, Girit’in altındaki Helenik yitim bölgesinin devasa depreme neden olduğu yönündeydi. Ancak en son kanıtlar, batı ve güneybatı Girit açıklarındaki bir ‘normal faylar’ kümesinin, Girit adası kıyı şeridi boyunca “fosil plajı” olarak açığa çıkan geniş alanların yükselmesinin arkasında olabileceğini düşündürüyor.
Araştırmacılar, sismik yükselme ile açığa çıkan fosil kıyı şeritlerini inceleyerek ve radyokarbon tarihleme tekniklerini uygulayarak, zeminin parçalanmış manzarayı üretmek için gerçekte nasıl değiştiğini daha hassas bir şekilde anlamak için geriye doğru çalışabildiler.
Kıyıların etrafındaki zeminin yükselmesi bazı yerlerde yaklaşık 9 metreye kadar kabukları ve iskeletleri hayati ipuçlarını ortaya çıkaran çok miktarda deniz organizmasını ortaya çıkardı.
Girit çevresindeki toplam sekiz bölgeden vermetidler ve mercanlar toplandı ve bunlar, araştırmacılara jeolojik yaş açısından 32 yeni veri noktası sağladı. Daha sonra bu tarih ve yerleri olası sismik aktivitelere uydurmak için bilgisayar modellemesi kullanılmış, bölgedeki depremlerle ilgili tarihi yazılar da dikkate alınmıştır. Sonuçlar, milenyumun ilk yüzyıllarında meydana gelen bir dizi depremin, daha önce suçlu olduğu varsayılan efsanevi 365 depreminden önce muhtemelen yükselişe neden olduğunu gösteriyor.
Yeni hipotez, MS 66 civarında Phalasarna’daki antik limanın görünüşte terk edilmesi de dahil olmak üzere başka bazı kanıtlarla destekleniyor; ancak araştırma ekibi, verilerin bu aşamada hiçbir şekilde kesin olmadığını kabul ediyor.
Diğer bir deyişle, bölgedeki normal faylar daha önce düşünüldüğünden daha fazla yıkıma neden olabilir ve sonuçta fosil sahilinin bu bölümlerini açığa çıkarmış gibi görünmeyen 365 depremi pek çok kişinin düşündüğü gibi Heleniksel yokoluş bölgesinden değil, normal faylardan kaynaklanmış olabilir. Bu sadece tarihsel merak da değildir: Bu, günümüzdeki deprem tahminlerinin ve modellemesinin ayarlanması gerekebileceği anlamına geliyor.