Arşiv
İKLİM KRİZİ
Acil önlem alınması gereken iklim değişikliği durumuna iklim krizi adı veriliyor. Daha önceleri iklim değişikliği olarak adlandırılan küresel ısınma kaynaklı doğal felaketler ve iklim değişiklikleri, durumun vehameti ve aciliyetini vurgulamak amacıyla iklim krizi olarak adlandırılıyor. İklim değişikliği olarak nitelendirildiğinde; fonetik anlamda tedbir almayı gerektiren bir durum yokmuş gibi göründüğünden, iklim krizi terimini kullanmak, yaklaşan tehlikenin farkındalığını artırmayı hedefliyor.
İklim krizi ile birlikte basın ve yayın kuruluşları tarafından; iklim acil durumu, iklim bozulması gibi durumun aciliyetini gösterir ifadelere de yer veriliyor. Ne yazık ki aktivistlerin eylemleri ve bilim adamları ile entellektüel kesimin üzerinde sıkça durduğu ve farkındalık yaratmak üzere yaptıkları tüm çalışmalar naif eylemlerden öteye gidemiyor. Dünya nüfusunun çok büyük bir çoğunluğu yaklaşan tehlikenin farkında değil, iklim krizi ve yapılması gerekenler hakkında bilgilendirme yapılsa dahi alınacak tedbirler eyleme dönüşemiyor.
İklim Krizinin Etkileri
İklim krizinin temel nedeni hepimizin çokça duyduğu küresel ısınma ve etkileri. Küresel ısınma, atmosferdeki sera etkisi yaratan gazların, yer kabuğu ve denizlerin ortalama sıcaklıklarında artışa neden olması olayına verilen addır. Küresel ısınmanın nedenlerine gelecek olursak; çok yönlü olmakla birlikte kısaca fosil yakıt tüketiminden kaynaklanan karbondioksit ve diğer sera gazı salımları, ormanların yok edilmesi ve diğer insan eylemleri geçtiğimiz yüzyıl boyunca artmıştır diyebiliriz. Sonuç olarak, küresel yeryüzü sıcaklığındaki artış (veya küresel ısınma) iklim değişikliklerini diğer bir tabirle iklim krizini tetikliyor.
Yapılan incelemeler, dünya sıcaklık ortalamalarının bugüne kadar geri dönülemez bir şekilde 1ºC arttığını gösteriyor. Yalnızca 1 derecelik artış bile kasırgalar, orman yangınları, aşırı yağışlar ve beraberinde sel felaketleri, sıcak hava dalgaları gibi doğal felaketlerin etkilerini yaşamamıza sebep olurken gerekli önlemler alınmadığı ve karbon salımları azaltılmadığı hatta durdurulmadığı takdirde gezegen çok kısa bir süre içerisinde canlıların yaşamı için uygun olmayacak hale gelecek.
Bugün karbon salımlarımızı durdursak dahi mevcut karbon emisyonları nedeni ile ısınma 2030 yılında +1.5ºC’ye ulaşacak. Bu demek oluyor ki 10 yıl içinde çok daha vahim doğa olayları ile beraber canlı türlerinde kayıplar ve ekosistemde dengesizlikler oluşacak.
İklim Krizinden En Çok Yoksul Ülkeler Etkilenecek
Küresel Adaptasyon Komisyonu’nun hazırlamış olduğu rapora göre, dünya iklim krizinin yaratacağı etkilere hazırlıksız. Bununla birlikte önümüzdeki on yıl içinde gereken yatırımlar yapılmadığı takdirde küresel ısınmada aslında en az sorumluluğu olan en yoksul kesimler en ağır bedeli ödeyecek.
Birleşmiş Milletler’in (BM) hazırladığı rapora göre; iklim krizi nedeniyle 120 milyon kişi daha yoksullaşacak bununla beraber, çok daha fazla kişi ise yaşama, beslenme, barınma ve su gibi temel insan haklarından mahrum kalacak. Rapora göre 250 bin kişinin de hastalıklardan dolayı hayatını kaybedebileceği belirtiliyor.
Artış göstereceği öngörülen yoksulluğun başlıca nedenleri arasında ekolojik dengenin bozulması nedeniyle okyanus sıcaklığının yükselmesi, besin yetersizliği, gıda üretiminin azalması, kuraklık ve açlık yer alıyor.
Zengin Kesim, Yoksul Kesime Oranla Daha Fazla Karbon Salıyor
İklim krizinin oluşmasında en az paya sahip birçok ülke iklim krizinin sonuçlarından en çok etkilenen ülkeler olacak. Karbon salımı ve sera gazı bazında, en zengin yüzde birlik kesimde yer alan bir kişinin en yoksul yüzde 10’luk dilimde yer alan bir kişiden 175 kat daha fazla karbon salımına sebep olduğu belirtiliyor. Bu nedenle iklim krizi konusunda aksiyon almak için bütün insanlığın harekete geçmesi gerekiyor.
Komisyon dünyayı kurtaracak yatırımların yapılmasının zengin ülkeler açısından acil bir ahlaki sorumluluk olduğunu savunuyor. Küresel Adaptasyon Komisyonu, iklim krizinden kaçınmak için önümüzdeki 10 yıl içinde 2 trilyon dolara yakın yatırım yapılması gerektiğini açıkladı.
Raporda; iklim krizinin bir sonucu olarak dünyanın zenginlerinin zarar görmeyip fakirlerin bedel ödediği bu durumdan en az zararla çıkmak için büyük yatırımlar yapmak gerektiği, aksi takdirde sıranın zengin kesime de mutlaka geleceği belirtiliyor.
Küresel Adaptasyon Komisyonu; en büyük problemin yatırımları yapacak maddi kaynağın olmamasından kaynaklanmadığını, asıl ihtiyaç duyulanın “insanları sarsıp uykularından uyandıracak ve kolektif bir hedefe yönlenmelerini sağlayacak siyasi liderlik” olduğunu kaydediyor. Rapora göre, küresel ısınmanın tehlikelerinin ve sonuçlarının çeşitli basın ve yayın kuruluşları aracılığıyla da topluma anlatılmasının, çözümlerin uygulanmasında baskılayıcı bir güç olacağının üzerinde duruluyor.
Temiz Enerjiye Yatırım Yapılmalı
Raporda iklim krizi ve yarattığı toplumsal etkilerle mücadele konusunda yapılan yatırımların ağırlığının temiz enerjiye verilmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu yatırımların sonucunda ise temiz enerji sektörüne dair girişimlerin yaklaşık 18 milyon kişiye istihdam sağlayabilme potansiyeli olduğu belirtiliyor.
Hükümetlerin iklim değişikliği ve ekonomiyi bir arada düşünerek hareket etmesi gerektiği ve sivil toplum, aktivistler ve diğer aktörlerin de temiz enerji sürecine geçişte katkıda bulunması gerektiğinin altı çiziliyor. Ayrıca tarım, ormanlık alanları koruma ve çöp ve atıkların idaresi konularında yeni teşviklere ağırlık verilmesi de karbon emisyonlarını düşürmek açısından oldukça önemli.
Buzdolabı ve klima gibi cihazlarda kullanılan HFC’ler atmosferi CO2’den çok daha fazla ısıttığı için bunların salımını azaltacak tedbirlere de öncelik vermek gerekiyor. 170 ülke bu gazların 2019’da azaltılmasını hedefleyen bir anlaşmayı iki yıl önce imzaladı.
Bizler Ne Yapabiliriz?
İklim krizi, elbette az sayıda kişinin yapacağı küçük değişikliklerle çözüme kavuşmayacaktır ancak arz talep dengesini sağlayan tüketicinin de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme bilinci ile hareket etmesi ve yaşantısında belli değişikliklere gitmesi gerekiyor.
İklim krizinin önüne geçmek için birey olarak yapılacakların başında en çok karbon salımına yol açan otomobile ve uçağa binme sayısını azaltmak geliyor. Bunun yerine mümkün olduğu kadar toplu taşımayı tercih etmek, kısa mesafeler için yürümek veya bisiklete binmek alternatif olarak değerlendirilebilir. Yeşil enerji üreticilerine yönelmek, gerçekten ihtiyacımız olanı satın almak, atıkları azaltmak ve doğru şekilde ayırmak, geri kazandırmak, su tüketimini minimize etmek, yerel üretimi tercih etmek ve daha az et tüketmek bireysel karbon salımlarını düşürmede önemli rol oynuyor.
Kaynak: http://ekolojist.net/iklim-krizi-nedir/