Biomedya - Biyoteknoloji & Yaşam Bilimleri

Bath Üniversitesi Milner Evrim Merkezinde çalışan Profesör Ed Feil’in öncülük ettiği araştırmacılar, bağırsaklarda zararsız şekilde yaşayan bir bakteri türü familyası olan fakat vücudun diğer kısımlarına yayıldığında tehlike sergileyebilen Klebsiella’nın yaygınlığını araştırdı. Akciğer iltihabına, menenjite, idrar yolu enfeksiyonlarına ve kan dolaşımında enfeksiyonlara sebep olabilen Klebsiella pneumoniae bakterisi, bu familyada en iyi bilinen tür. Bu bakteriler artık antibiyotiklere karşı büyük bir direnç gösteriyor. Bazı bakteri soyları ise sadece başka antibiyotik tedavisi işe yaramadığında kullanılan “son çare” antibiyotik sınıflarından biri olan karbapenemlere bile dirençli.

Klebsiella sağlık sorunu olarak İngiltere’de MRSA’yı geride bırakırken, oranlar sabit şekilde yükseliyor. DSÖ, bakteriyi hastaneyle ilişkili patojenlerde kritik bir öncelik şeklinde tanımlıyor. Mikrop hastanelerde bulunsa da önceden çiftlik hayvanları ve atık suyun içinde bulunduğu çevrelerde de tespit edildi. Fakat bakterinin klinik ve klinik dışı ortamlar arasında geçiş yapıp yapmadığı şimdiye kadar belli değilmiş.

Şimdiye kadar yürütülen en geniş çaplı çalışmada ise araştırma takımı, patojenin hastanelerde büyük bir sorun haline geldiği İtalya’nın Pavia şehri ve civarındaki farklı noktalardan 15 ay boyunca 6.548 numune topladı. Bilim insanları daha sonra Klebsiella bakterisinin mevcut olup olmadığını tespit etmek için tam genom dizileme yöntemleriyle numuneleri analiz etti. Bu analizlerde, 15 farklı Klebsiella türünün yer aldığı ve pozitif numunelerin yarısı K. pneumoniae içeren 3.482 izolat tespit edildi.

Araştırma takımı hangi soyların bulunduğunu tespit etmek için bakterinin genetik dizilimini yaptığında, hastanelerde bulunan mikroplar ile çevrede bulunan mikroplar arasında çok az örtüşme olduğunu keşfetti. Hastane dışındaki mikropların ise hayvanlardan insanlara nadiren geçtiği belirtiliyor.

Makale: nature.com