Biyoloji
Her Hafta Bir Kredi Kartı Büyüklüğünde Plastiği İçimize Çekiyoruz
Mikroplastikler artık damarlarımızın içi de dahil olmak üzere her yerde olduklarından, bu plastikleri yiyip içiyoruz da. Mikroplastikler çayımızda, suyumuzda ve yiyeceklerimizde bulunmakla kalmıyor, havadaki miktarları da artış gösteriyor. Onlardan kaçınamıyor, sağlığa ise ne gibi etkileri olduğunu bilmiyoruz.
Sidney Teknoloji Üniversitesinde çalışan Muhammed İslam, yeni araştırmalarının motivasyonunu şu sözlerle açıklıyor: “2022 yılında yürütülen çalışmalarda, insanların solunum yollarının derinliklerinde ilk defa mikroplastiklere rastlanmıştı. Bu durum solunumla ilgili ciddi sağlık endişeleri doğurdu.”
İslam ve dünya çapındaki meslektaşları hesaplamalı bir akışkan dinamiği modeli kullanarak, mikroplastiklerin üst solunum yollarımızda farklı solunum şartlarında nasıl hareket ettiğini güvenli bir şekilde araştırmaya çalışmışlar. Bu model, onlarca yıldır farklı parçacık çeşitlerinde de etkili tahminler yapılmasını sağlamış.
Çalışma sonucunda test edilen en büyük boyutlu mikroplastiklerin (5,56 mikron) üst solunum yollarımızda, çok büyük ihtimalle de genizde veya boğazın arka kısmında takılı kalma eğilimi sergilediği bulunmuş. Bu plastik tozunun şekli, biriktiği yeri de etkiliyor.
Mikroplastikleri ve bunların çevrede nasıl dolaşıp vücutlarımıza girdiğini gösteren bir canlandırma. (İslam vd., Physics of Fluids, 2023)
“Solunum yolunun karmaşık ve büyük oranda asimetrik olan anatomik şekli, genizdeki ve orofarinksteki karmaşık akış davranışı, mikroplastiklerin akış yolundan sapmasına ve bu bölgelerde birikmesine sebep oluyor” diyor İslam.
“Akış hızı, parçacığın eylemsizliği ve asimetrik anatomi, geniz ve orofarinks bölgedeki genel birikimi etkileyip çökelme yoğunluğunu artırıyor.”
Araştırmacılar hava akım hızının yükselmesinin, şekilleri nasıl olursa olsun genel olarak mikroplastik çökeltilerinin azalmasına yol açtığını aktarıyorlar.
İslam ve meslektaşları, sıradaki çalışmalarında bu parçacıkların akciğerlerimizde nasıl hareket ettiğini modellemek istiyor.
“Suda, havada ve toprakta milyonlarca ton plastik parçacığı bulundu” diye açıklıyor İslam.
“Küresel mikroplastik üretimi artıyor ve havadaki mikroplastiklerin yoğunluğu önemli oranda yükseliyor.”
Bu küçük parçacıklar, büyük endüstriyel işlemlerden tüketici eşyalarına kadar etrafımızı çevirdiğimiz tüm plastiklerin aşınmasıyla dökülüyor. Bu mikroplastiklerin en önemli kaynaklarından biri de, her zamankinden daha ucuz olan yapay kıyafet üretiminin arttığı moda endüstrisi.
Mikroplastikler doğrudan zehirli olmasa da, bu küçük kirletici maddelerin uzun vadeli etkilerine yönelik endişeler devam ediyor; özellikle de içimizde biriktikleri düşünüldüğünde.
Dahası, plastiklerin zararlı olabilecek otostopçuları çekme kabiliyeti var. Bu otostopçular arasında antibiyotiğe karşı dirençli bakteriler, virüsler ile yangın geciktiriciler ftalatlar gibi zehirli moleküller de bulunuyor.
Dolayısıyla bu parçacıkların tam olarak nereye takılıp kaldığını anlamak, bu maddeler hepimizin içindeyken neler yaptıklarını çözmeye doğru atılan önemli bir adım.
Makale: pubs.aip.org