Yaşam
Bilgisayar Problemleri Zamanımızın Yüzde 20’sini Alıyor
Yeni çalışmanın ardındaki bilim insanları, bu sebeple toplumun bilişim sistemlerini yeniden düşünmesi ve kullanıcıların bu sistemlerin geliştirilmesine daha fazla edilmesiyle büyük kazanımlar elde edebileceği görüşünde.
Gitmek bilmeyen kum saati simgesi, verileri kaydetmeden çöken bir program, mantıksız işlemler gerektiren veya sadece çalışmayan sistemler… Bilgisayar ile cebelleşmek, maalesef çoğumuz için halen bilindik bir durum. Danimarka’da yürütülen yeni araştırmaya göre çalışmayan bilgisayarlar karşısında saç baş yolmak, kullanıcılar arasında halen çok yaygın rastlanan bir olgu.
Hatta o kadar ki, bilgisayar başındaki zamanımızın ortalama yüzde 11 ila 20’sini çalışmayan ya da istediğimiz işi yapamayacağımızı kolay kolay anlayamadığımız sistemlerle heba ediyoruz. Üstelik çalışmanın arkasındaki araştırmacılardan biri olan Profesör Kasper Kornbaek’e göre bu durum, yeterince iyi olmaktan çok uzak.
“Bu oranın böylesine yüksek olması inanılmaz. Fakat çoğu kişi bilgisayar kullanırken hayal kırıklığına uğruyor ve size, kaydedilmemiş önemli bir PowerPoint sunumuyla veya çok önemli bir anda çöken bir sistemle ilgili korku hikayeleri anlatabilir. İnsanların ihtiyaçlarıyla uyuşan bilişim sistemleri oluşturmanın zor olduğunu herkes bilse de, bu oranlar çok daha düşük olmalı. Ayrıca buradan gördüğümüz bir diğer şey de sistemler geliştirilirken sıradan insanların sürece yeterince dahil edilmemesi.
Çalışmanın ardındaki diğer araştırmacı Profesör Morten Hertzum, çoğu hayal kırıklığının tümüyle sıradan işlerin performansıyla bağlantılı şekilde yaşandığını vurguluyor.
“İnsanlar bu hayal kırıklıklarını bilgisayarlarını biraz daha ileri bir şey için kullandıklarından değil, gündelik işlerindeki performanslarında problemle karşılaştıkları için yaşıyor. Bu sayede problemler belirlenirken kullanıcıların dahil edilmesi kolaylaşıyor. Ancak bu durum, belirlenip çözülmemiş problemlerin daha fazla kullanıcıyı hüsrana uğratacak olması anlamına da geliyor.” diyor Morten Hertzum.
Sorunlar çok kolay fark edilebilir
Bu sorunu çözmek için, gündelik işlerinde altı ile sekiz saat bilgisayar başında zaman geçiren 234 katılımcı araştırmacılara yardım etmiş.
Araştırmacılar, katılımcılardan bir saat içinde bilgisayarın düzgün çalışmadığı durumları veya istedikleri işi ne zaman yapamadıklarını bildirmelerini istemişler.
Katılımcıların en çok şikayet ettiği şeyler şöyle sıralanıyor: “Sistem çok yavaştı”, “sistem geçici olarak dondu”, “sistem çöktü”, “istediğim şeyleri bulmak zor”. Öğrenci, muhasebeci, danışman gibi arka planlara sahip katılımcıların birkaçı da bilişim endüstrisinde çalışmış.
Kasper Hornbaek şöyle aktarıyor: “Anketimizdeki katılımcıların bir kısmı bilişim uzmanı olsa da, diğer katılımcıların da büyük bölümü işinin ehli bilişim ve bilgisayar kullanıcılarıydı. Yine de bu problemlerle karşılaştılar. Görünüşe göre bu noktada bazı temel fonksiyonlar bulunuyor.”
Ankete katılanlar ayrıca karşılaştıkları durumların yüzde 84’ünün daha önce gerçekleştiğini ve yüzde 87’sinin yeniden gerçekleşebileceğini de belirtmiş. Ayrıca Kasper Hornbaek’e göre, 15-20 sene önce karşılaştığımız temel sorunların aynısı bugün de karşımıza çıkıyor.
“En büyük iki problem kategorisi, hâlâ yetersiz performans ile ve kullanıcı dostu bir yapının olmaması ile alakalı” diyor.
Morten Hertzum şöyle ekliyor: “Teknolojimiz günümüzde daha fazlasını yapıyor ve ayrıca daha iyi hale de geldi. Fakat aynı zamanda daha fazla şey de bekliyoruz. İndirmeler artık daha hızlı olsa da, hâlâ sık sık yavaş geliyor.”
Yüzde 88 işyerinde bilgisayar kullanıyor
Danimarka İstatistik Kurumuna göre 2018 yılında Danimarkalıların yüzde 88’i işyerinde bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlar, tabletler veya diğer taşınabilir cihazlar kullanıyor. Bu bağlamda yeni çalışma, normal bir çalışma haftasının yarım günü ila bir gününün bilgisayar sorunlarıyla heba olabildiğini gösteriyor.
Danimarka genelindeki işyerlerinde bir sürü üretkenlik kayıpları yaşanıyor çünkü insanlar, bilgisayarın olması gerektiği gibi çalışmaması yüzünden olğan işlerini yapamıyor. Bireysel kullanıcı da çok sayıda hayal kırıklığı yaşıyor” diyor Kasper Hornbaek.
Bu durum, bilgisayar başında daha seyrek problem yaşamamız halinde toplumun büyük kazançlar elde edebileceği anlamına geliyor. Kasper Hornbaek’e göre söz konusu kazançlara, hataların bilgisayarda bize nasıl sunulduğunun yeniden düşünülmesine daha fazla kaynak ayrılması halinde ulaşılabilir.
“Çözüm için yapılması gerekenler biri de, bizi bilgisayarın bir sorunu çözmeye çalıştığını bilmekten alıkoymak olabilir. Gerçekte, komutla dolu anlaşılmaz bir kutuya veya donmuş bir bilgisayara bakmamız gerekmiyor. Bilgisayar bunu göstermeden problemleri kolayca çözebilir ve bu esnada da bizlere sistemin yedek bir halini sunabilir. Böylelikle işimizi yapmaya kesintisiz şekilde devam edebiliriz” diyor Kasper Hornbaek.
Aynı zamanda BT geliştiricileri, sistemleri mümkün olduğunca kullanımı (ve anlaması) kolay hale getirmek için kullanıcıları tasarım aşamasında çok daha fazla dahil etmeliler. Çünkü araştırmacılara göre yetersiz BT kullanıcıları yok, sadece yetersiz sistemler var.
“Hepimizin etrafında lanet okuduğumuz BT sistemleri varken; sorunun muhtemelen kullanıcılar değil, sistemleri yapanlar olduğunu düşünmek gayet doğal. Çalışmamız, halen geliştirilecek çok şey olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Bu sebeple umuyoruz ki, gelecekte daha kullanıcı dostu sistemler yapılmasına daha fazla odaklanılmasını sağlar.”
Bilgiler:
· Ankete, yaşları 10-69 arasında değişen 234 kişi katılmış.
Katılımcıların büyük çoğunluğu, bilgisayarın karşısında günde 6-8 geçirmiş.
· Katılımcılar ortalamada her saat bilgisayar ile bir problem ya da hayal kırıklığını yaşadığını aktarmış.
· Ankete katılanlar yaşadıkları şeylerin yüzde 84’ünün daha önce yaşandığını ve yüzde 87’sinin yeniden yaşanabileceğini belirtmiş.
· Sorunların büyük bir kısmı, yanıt vermeyen veya çöken yavaş sistemlerle ilgili.
· Araştırmacılar 15 yıl önce yürütülen ve katılımcıların, bilgisayar başında geçirdikleri zamanın yüzde 40-50’si kadar büyük bir kısmının boşa gittiğini gösteren önceki bir çalışmanın yeni halini oluşturmuşlar.
· Çalışmayı Roskilde Üniversitesinde görev yapan Morten Hertzum ve Kopenhag Üniversitesinde çalışan Kasper Hornbaek yürütmüş.
Makale: popsci.com