Arkeoloji
Dinozorların Sosyal Yaşamına Işık Tutan Ayak İzleri Ortaya Çıktı
Bu karışık topluluklar, hayvanların rastgele oluşturduğu sürüler değildir; hayvanbilimcilere göre popülasyonlar, yırtıcılara karşı ortak savunma amacıyla bir araya gelir. Ancak yakın zamanda Kanada’nın Alberta kentinde keşfedilen ayak izlerine göre, taşılbilimciler artık bu taktiğin modern bir evrimsel gelişme olmadığından şüpheleniyor. Dinozorlar bile birden çok tür içeren benzer sürü oluşturma kalıplarına dahil olmuş olabilir.
UNESCO Dünya Mirası alanı olan Alberta İli Dinozor Parkı’nda bulunan bu kanıtlar, PLOS One dergisinde yayımlanan bir çalışmada detaylarıyla anlatılıyor.
Günümüz Alberta’sındaki ortam, Kretase Dönemi’ndeki halinden oldukça farklıydı. Bugünün rüzgârlı arazileri ve engebeli, karlı dağlarının aksine, 76 milyon yıl önce bölge, yemyeşil alt-tropik koşullara sahipti. Bu çevre, hem karada yaşayan hem de uçan dinozorlar için bol miktarda kaynak sunuyordu. Tiranozor rex de dahil olmak üzere çeşitli türler, doğuya doğru akan ve antik balıklar, deniz sürüngenleri ile köpekbalıklarının yaşadığı sıcak, kapalı bir denize dökülen nehirlerin çevresinde dolaşıyordu.
İl Dinozor Parkı, 1979’dan bu yana taşılbilimcilere genellikle iskeletler ve kemik parçaları şeklinde fosil kalıntıları sunan bir hazine alanı olmuştur. Ancak yakın zamana kadar, araştırmacılar farklı türlerin bırakmış olabileceği ayak izlerine fazla zaman ayırmamıştı.
New England Üniversitesi’nde görev yapan taşılbilimci Phil Bell, “İl Dinozor Parkı’nda neredeyse 20 yıldır dinozor kemiği topluyorum ama ayak izlerini hiç fazla düşünmemiştim,” diyor yaptığı bir açıklamada.
Bell ve uluslararası araştırma ekibi, 2024 yılında gerçekleştirdikleri saha çalışması sırasında yaklaşık 29 metrekarelik bir tortu alanında korunmuş en az 20 tam ve kısmi dinozor ayak izi grubu keşfetti. Ancak önceki bulgulardan farklı olarak, bu izlerin hepsi tek bir dinozor türüne ait değildi. Taşılbilimciler, bu izleri çeşitli türlerle eşleştirdi.
Toplamda 13 iz, yan yana yürümüş en az beş seratopsiyen (boynuzlu) dinozora ait olarak tanımlandı. Diğer bir ayak izi grubu ise muhtemelen bir ankilozauride işaret ediyordu. Ayrıca tanımlanamayan küçük bir etçil türe ait olduğu düşünülen bir ayak izi de bulundu.
Reading Üniversitesi’nden ve makalenin eş yazarlarından Brian Pickles, “Dinozorların bıraktığı ayak izlerinde, 76 milyon yıl sonra yürümek inanılmaz derecede heyecan vericiydi,” diyerek bu anları anlatıyor.
Ancak Kretase Dönemi’ne ait bu sahneyi daha da anlamlandıran asıl bulgu, sürüye dikey konumda yer alan iki ayrı ayak izi kümesinin keşfi oldu. Çok uzak olmayan bir bölgede, iki büyük tiranozorun diğer dinozorları adeta takip ettiği gözlemleniyor.
Ne yazık ki ekip, bu gerilimli anın sonucuna dair somut bir kanıt bulamamış.
Bell, “Tiranozor izleri, bu yırtıcıların gerçekten gözlerini sürüye diktiği izlenimini veriyor ki bu oldukça ürkütücü bir durum. Ancak gerçekte karşılaşıp karşılaşmadıklarını kesin olarak bilmiyoruz,” şeklinde açıklamada bulunuyor.
Yine de farklı türlerden dinozorların ortak sürü davranışının doğrulanması, taşılbilim alanında yeni ihtimallere ve araştırmalara kapı aralayabilecek önemli bir gelişme niteliği taşıyor. Araştırma ekibi, halihazırda incelenecek yeni alanlara yönelmiş durumda.
Bell, “Bu ayak izlerinin yeni araştırma görüntülerini kullanarak, parkın değişken arazisinde birkaç yeni iz bölgesi daha keşfettik. Bu büyüleyici canlıların birbirleriyle nasıl etkileşim kurdukları ve doğal ortamlarında nasıl davrandıkları hakkında çok daha fazla şey söyleyebileceklerinden eminiz,” diyor.