Yaşam Bilimleri
Yaşam Formları Üzerine Yapılan En Geniş Araştırmaya Göre Dünya 1 Trilyon Türe Ev Sahipliği Yaptığı Tahmin Ediliyor
Alanının en büyük bilimsel çalışması Dünya’mızın 1 trilyondan fazla farklı türe ev sahipliği yapıyor olabileceğini ön görmektedir ki bunun anlamı binde 1’lik bölümü ancak tanımladığımızdır.
Bu çalışmada Amerika’daki Biyologlar mikroskobik ve mikroskobik olmayan türler üzerinden 35 binden fazla farklı analiz gerçekleştirdiler. Bu büyük çalışma dünya’nın her yanındaki okyanuslardan ve karalardan (Antartika hariç) 5,6 milyon tür örneğini kapsamaktadır. Eğer bilim insanları haklıysa Dünya’nın sunduklarını keşfetmek için daha gidilecek çok yolumuz var demektir.
“Dünya üzerindeki türlerin sayısını tahmin etmek biyolojideki en büyük meydan okumalardan biridir.” diyor ekibin Indiana Üniversitesi’nden üyesi Jay T. Lennon. “ Bizim çalışmamız mümkün olan en geniş veri setleri ile ekolojik modelleri ve biyoçeşitliliğin bollukla nasıl bir ilişkisi olduğunu gösteren yeni ekolojik kuralları birleştiriyor.” diye ekliyor.
Bu çalışma bilim insanlarının yerküre üzerinde yaşayan canlıların sayısını ölçmeye çalıştığı ilk deneme değil. Özellikle iş mikroskobik yaşam formlarına geldiğinde, yeni gelişen genetik analizler eski metodların kullanıldığı çalışmalara göre daha doğru bir öngörü imkanı sunmaktadır.
“Eski öngörüler önemli ölçüde düşük miktarlı mikroorganizma örneklerine dayanıyordu.” diyor Lennon. “Şimdiye kadar doğal çevrede bulunan mikrobiyal türlerin sayısını doğru tahmin edebilecek yöntemlere sahip değildik. Yeni gelişen genetik dizileme teknolojisi eşsiz genişlikte bir yeni bilgiler havuzu sunuyor.”
Bu gelişmiş araçlar inanılmaz sayıda mikroorganizmanın - bir parça kirin üzerinde bile - mevcut olabileceği konusunda yeni bir bakış açısı sağladı. “Yüksek verili dizilemeden önce (tüm genomun hızlı dizilenmesi), bilim insanları çeşitliliği 100 canlı üzerinden karakterize ediyorlardı. Bir gram toprakta bir milyar canlı olduğunu ve Dünya üzerinde sayının bunun 10 üzeri 20 katı daha fazla olduğunu biliyoruz.” diye açıklıyor Lennon.
Mevcut veri kaynaklarının yeni tanımlama yöntemlerinin kullanılmasının getirdiği fayda sayesinde - US National Institutes of Health’in İnsan Mikrobiyom Projesi, Tara Okyanus Keşfi, ve Dünya Mikrobiyom Projesi gibi büyük ölçekli çalışmalar da dahil - araştırmacılar aynı çevrede ne kadar keşfedilmemiş, gözlenmemiş yaşam formu olduğunu tahmin etmek için yeni ölçeklendirilmiş tahmin yöntemleri geliştirebilecekler.
“Biyoçeşitlilik bakış açıları, Dünya üzerindeki tür sayıları gibi, organizmaların bollukları ile birlikte ölçekleneceğini düşünüyoruz.” diyor envanteri derleyen biyolog Kenneth J. Locey. “ Aşırı miktardaki veriyi analiz ettikten sonra, biyoçeşitliliğin bolluk ile nasıl değiştiği konusunda basit ama kuvvetli bir yönelim gözlemledik.”
Elde olan bu ölçeklendirme ile çalışmayı gerçekleştiren takım gezegende 1 trilyon türün yaşadığını öngörmektedirler. Ve yüzde 99,999 luk bir bölümü hala bulup sınıflandırmamız için duruyor. Tamamını sınıflandırmayı hiçbir zaman başaramayacağız gibi görünüyor.
“Çalışmalarımız Dünya üzerinde galaksimizde bulunan yıldızlardan daha fazla sayıda mikrobiyal tür bulunduğunu göstermektedir.” diyor Lennon. “ Bu tip keşifler hayat ağacını görme şekilimizde büyük değişikliklere yol açmaktadır. Biyoloji kitaplarının tekrar yazılması gerekliliği neredeyse kesin.”
Çalışma bulguları Proceedings of the National Academy of Sciences’da raporlanmıştır.