Yaşam
Yüksek Kardiyovasküler Risk Depresyon Semptomları ile İlişkili
Kardiyovasküler hastalık ve depresyonun , inflamasyon ve oksidatif stres dahil olmak üzere benzer risk faktörleri nedeniyle yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Depresyonun kardiyovasküler hastalık gelişimi için bir risk faktörü olabileceği gösterilmiş olsa da kardiyovasküler sağlığın depresyon gelişimi üzerindeki potansiyel etkisini inceleyen çalışmalar azdır.
Yeni çalışmada araştırmacılar, Akdeniz Diyetinin 55-75 yaş arası erkekler ve 60-75 yaş arası aşırı kilolu veya obeziteli kadınlar üzerindeki etkisini analiz eden İspanya'da devam eden 6 yıllık çok merkezli randomize bir çalışmanın verilerini kullandılar. Mevcut analize başlangıçta kardiyovasküler veya endokrin hastalığı olmayan 6.545 kişi dahil edildi. Katılımcıları düşük (LR), orta (MR) veya yüksek/çok yüksek (HR) kardiyovasküler risk gruplarına bölerek her kişi için Framingham tabanlı REGICOR işlevine göre bir kardiyovasküler risk puanı hesaplandı. Depresif durum, başlangıçta ve 2 yıllık takipten sonra bir anket kullanılarak ölçüldü.
Başlangıçta, HR grubundaki kadınlar, LR kadınlardan daha yüksek depresif durum oranları gösterdi (OR 1.78 %95 GA 1.26-2.50). Ek olarak, başlangıç toplam kolesterolü 160 mg/mL'nin altında olan tüm katılımcılar arasında, MR ve HR bireyleri LR'den daha yüksek depresyon oranları gösterdi (MR: OR 1.77 %95 GA 1.13-2.77; HR: OR 2.83 %95 GA 1.25-6.42). Aksine, toplam kolesterolü 280 mg/mL veya daha yüksek olan katılımcılar arasında, MR ve HR bireyleri LR'den daha düşük depresyon riskine sahipti (MR: OR 0.26 %95 GA 0.07-0.98; HR: OR 0.23 %95 GA 0.05- 0.95). Tüm bireylere araştırmanın bir parçası olarak bir Akdeniz Diyeti izlemeleri talimatının verildiği iki yıl sonra, katılımcılar ortalama olarak depresif durum puanlarını düşürdüler ve en büyük düşüşler başlangıç kolesterol düzeyleri yüksek olan MR ve İK katılımcılarında görüldü.
Araştırmacılar, yüksek ve çok yüksek kardiyovasküler riskin, özellikle kadınlarda depresif semptomlarla ilişkili olduğu ve Akdeniz Diyetine bağlılık gibi diğer faktörlerin rolünün daha fazla araştırmayı hak ettiği sonucuna varmaktadır.
Makale:journals.plos.org