Uzay
SIMP 0136: Gizemli "Super-Jüpiter" Kozmosu Keşfe Çıktı
20 ışık yılı uzaklıkta ve kozmik boşlukta serbestçe süzülen bu gezegen kütlesindeki cisim, 2006 yılında keşfedilmesine rağmen astronomları hala şaşırtmaya devam ediyor. Bir asi gezegen mi, başarısız bir yıldız mı yoksa başka bir şey mi olduğu sorusu bilim insanları tarafından tartışılmakta.
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST) ve önceki gözlemlerden elde edilen veriler, bu nesnenin yapısını daha net bir şekilde anlamamıza olanak tanıdı. 3 Mart'ta The Astrophysical Journal Letters dergisinde yayımlanan sonuçlar, SIMP 0136'nın karmaşık doğasını gösteriyor. SIMP 0136, Balina takımyıldızında yer alıyor ve kuzey gökyüzündeki en parlak gezegen kütlesindeki cisim olarak öne çıkıyor.
Daha önce yapılan gözlemler, bu cismin bir kahverengi cüce olabileceğini gösteriyordu. Kahverengi cüceler, yıldız olma potansiyeline sahip olsa da, kütlesi yeterli olmadığı için nükleer füzyon başlatamaz. Ancak, bu gök cisminin sürekli değişen parlaklığı, daha karmaşık atmosfer koşullarına işaret ediyor. Bu durum, SIMP 0136'nın bir gezegen olduğunu düşündürse de, yörüngesinde bir yıldız bulunmuyor.
Boston Üniversitesi araştırmacısı Allison McCarthy, SIMP 0136’nın parlaklığının değiştiğini ve bunun bulutların hareketleri, sıcaklık farklılıkları ve auroral aktiviteler gibi çeşitli etmenlere bağlı olabileceğini belirtti. McCarthy ve ekibi, JWST’yi kullanarak bu nesneye iki tam dönüş boyunca odaklandılar ve teleskobun yakın-kızılötesi spektrografı (NIRSpec) ve orta-kızılötesi aleti (MIRI) ile veri topladılar. Sonuçlar, bu cismi analiz etmek için yüzlerce dalga boyu ölçümü sağladı.
Veriler, SIMP 0136’nın ışık eğrilerinin birkaç farklı biçimde değiştiğini gösterdi. Bazı dalga boyları parlarken, diğerleri sönüyor ya da sabit kalıyordu. Bu durum, birden fazla faktörün parlaklık değişimlerine yol açtığını gösteriyor. Bu gözlemler, Dünya'dan çok uzakta atmosferi incelemek gibiydi.
Eklenen atmosfer modellemesi, ışık dalga boylarının farklı derinliklerdeki atmosfer kökenlerini belirlemeye yardımcı oldu. Bir grup dalga boyu, demir parçacıklarıyla dolu lekeli bulutlar gösterirken, daha yüksek bulutlar silikat mineralleri içeriyor olabilir. Üçüncü bir dalga boyu kümesi, aşırı yüksek irtifada sıcak noktalara karşılık geliyor ve bunlar, daha önce gözlemlenen auroralar ya da atmosferin derinliklerinden yükselen sıcak gazlar olabilir.
Araştırmacılar, bu ışık eğrilerinin tamamını henüz tam olarak açıklayamıyorlar, ancak atmosferdeki karbon kimyasına dayalı farklar, örneğin karbon monoksit ve karbondioksit ceplerine dair bulgular olduğunu düşünüyorlar.
Trinity College Dublin araştırmacısı Johanna Vos, tüm bu keşiflerden büyük heyecan duyduklarını ve gezegenler hakkında ne kadar farklı ve çeşitli bilgiler edinebildiklerini belirtti.
Kaynak : popsci.com