Zooloji
Bilim İnsanları Arıların Su Geçirmez Süper Güçlerini Keşfetti
Keşif, arıların kış uykusu sırasında su geçirmez bir kabuk oluşturarak su altında hayatta kalabildiklerini gösteriyor. Bu kabuk, arının oksijen almasını sağlarken aynı zamanda onu sudan da koruyor.
Bilim adamları, bu keşfin arıların sel gibi aşırı hava olaylarından korunmasına yardımcı olabileceğini umuyor. Ayrıca, arıların su altında ne kadar süre hayatta kalabildiklerini ve bu yeteneğin nasıl geliştiğini daha iyi anlamamızı sağlayabilir.
Keşfin Önemi:
- Arıların su altında hayatta kalabilme yeteneği, aşırı hava olaylarından korunmalarına yardımcı olabilir.
- Bu keşif, arıların su altında ne kadar süre hayatta kalabildiklerini ve bu yeteneğin nasıl geliştiğini daha iyi anlamamızı sağlayabilir.
- Bu bulgular, arıların hayatta kalma yeteneğini ve esnekliğini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
Keşfin Etkileri:
- Bu keşif, arıların korunmasına yardımcı olabilecek yeni teknolojilerin geliştirilmesine yol açabilir.
- Bu bulgular, arıların ekolojideki rolünü ve ekosistemlere olan katkılarını daha iyi anlamamızı sağlayabilir.
- Bu keşif, arıların ve diğer tozlaşma böceklerinin korunmasına yönelik yeni politikaların geliştirilmesine yol açabilir.
En azından yaygın doğu bombus arısı için (diğer arılarda durumunuz farklı olabilir) bu süreç de oldukça zordur çünkü neredeyse tamamen tek başına bir girişimdir. Bu arılar yaz sonunda çiftleşmemiş kraliçeler üretir. Kraliçeler daha sonra çiftleşir ve toprağa küçük oyuklar kazıp altı ila dokuz ay süreyle diapoza girmeden önce bir sürü besin depo eder. Kış geldiğinde tüm işçiler ve erkekler ölür, ancak diapoza giren kraliçe ilkbaharda yeni bir nesil erkek arı ve işçi arı doğurmak üzere ortaya çıkar. Sadece hayatta kalmak zorunda değil, aynı zamanda güçlü bir şekilde ortaya çıkıp bir kovan için yeni bir yer bulmaya, yumurta bırakmaya ve işçiler olgunlaşana kadar yeni koloniyi besleyip koruması gerekiyor.
Evet, hassas bir operasyon. Gelecekteki kraliçenin diapoza girmeden önce ihtiyacı olan tüm besinleri alabilmesi için yeterli sayıda çiçek olması gerekir ve o uyururken meydana gelen herhangi bir çevresel strese karşı pasif bir şekilde hayatta kalması gerekir. İklim değişikliği, aşırı hava olaylarındaki artış göz önüne alındığında, elbette arılar için yeni tehditler oluşturmaktadır.
Laboratuvarda yaşanan büyük bir hata sayesinde, artık bu arıların hayatta kalmak için evrimleştiği stres faktörlerinden biri olan su baskınlarına karşı dayanıklı olduklarını biliyoruz.
Kanada'daki Guelph Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, Bombus impatiens (yaygın doğu bombus arısı) üzerinde yapılan önceki bir çalışma sırasında "deneysel bir gözetim hatasının" "diapoza giren bombus arısı kraliçelerini barındıran kaplarda suyun kazara birikmesine" yol açtığını söylüyor. Akademik olmayan bir dille konuşacak olursak, araştırmacılar deneklerinin uykuya daldıkları tüplerde yoğuşma oluştuğunu çok geç fark ettiler.
Suyu boşalttıktan sonra (ve muhtemelen bir sürü küfür ettikten sonra) bazı suda kalmış kraliçelerin hayatta olduğunu görünce şaşırdılar. Doğal olarak, bu şaşırtıcı yetenekleri test etmeye karar verdiler.
143 adet yaygın doğu bombus arısı kraliçesi alıp onları toprak dolu tüplere koydular, ardından diapozu indüklemek için bir hafta boyunca bir soğutma ünitesine koydular. (Soğuk arı uykulu arı demektir.)
Ardından uykusu gelen kraliçe tüplerini gruplara ayırdılar: 17'si kontrol grubu olarak kuru tutuldu, diğer 126'sına ise soğuk su eklendi. Boğulan arıların yarısı suyun üzerinde doğal olarak yüzerken bırakıldı, diğer yarısı ise piston benzeri (!) bir aparatla nazikçe aşağıya bastırıldı. Bu koşullarda, onları kış modunda tutacak olan soğuğa ek olarak 8 saat, 24 saat veya 7 gün boyunca bıraktılar. Bilim adamları, şiddetli yağmurun toprağı biraz ıslatmasından bölgeyi tamamen su altında bırakan bir sele kadar farklı potansiyel su baskını senaryolarını simüle etmek istediler. Piston değişkeni, kar erimesi nedeniyle yeraltı suyu seviyelerinin yükselmesi gibi bazı durumlarda suyun yuvaya dolmadan girebileceği için oradaydı. Tam bir sel gibi diğer durumlarda ise arılar tamamen su altında kalırdı.
Kaynak: popsci.com