Biomedya - Biyoteknoloji & Yaşam Bilimleri

Baklagil proteinleri, yosun yağı ve bağlayıcılar ile oluşturulan somon fileto gerçek balıklarda bulunan Omega-3, Omega-6, B vitamini ve protein içeriyor. Bunun yanında balıklarda bulunan ağır metal, civa ve mikroplastik gibi sağlığa zararlı öğeleri içermiyor.

İsrailli bir gıda teknolojisi girişimi olan Plantish, somonları yok olmaktan kurtarmanın peşinde. Şirket, gerçek somon dokusunu, tadını, görünümünü ve yapısını taklit eden yeni bitki bazlı bütün-sevimli somon filetosunu geçtiğimiz günlerde tanıttı.

Plantish, Michelin şefi Jose Andres ile ortaklık kurdu. Bu ortaklık 2024'te bitki bazlı somon filetonun belirli restoranlarda servis edilmesini sağlayacak. 

Plantish'in kurucu ortağı ve CEO'su Ofek Ron, "Daha sürdürülebilir, daha besleyici ve daha lezzetli balık seçenekleri sunarak okyanusları kurtarmak ve deniz hayvanlarını tüketme ihtiyacını ortadan kaldırmak için varız.Vizyonumuz, tek bir balığa zarar vermeden dünyanın lider deniz ürünleri markası olmaktır.” dedi. 

Baklagil proteinleri ve yosun özleri bir makineye yerleştirilir ve birkaç dakika içinde gerçek somon dokusunu kopyalayan lifli ipliklere sahip bir fileto üretiliyor.

Önde gelen pazar araştırma firması IMARC Group'a göre, bugün deniz ürünleri pazarı 586 milyar dolar değerinde ve küresel olarak somon balığı 50 milyar dolar değerinde.

Balığın yaklaşık yüzde 80'i bütün balık veya fileto şeklinde bütün olarak tüketiliyor. 

Ancak, alternatif deniz ürünleri sektörü, bütün kesilmiş üretimin teknik karmaşıklıkları nedeniyle öncelikle kıyılmış balık seçeneklerinden oluşmaktadır.Deniz ürünleri üretimi, aşırı miktarda kirliliğin yanı sıra habitat bozulması ve tür kaybından sorumlu tutuldu.2020'de yapılan bir araştırma, bilimsel bir çalışmanın parçası olarak bir pazardan satın alınan her bir deniz ürünü örneğinde mikroplastiklerin olduğunu buldu. 

Araştırmacılar istiridye, karides, yengeç, kalamar ve sardalyaları keserek herhangi bir mikroplastik belirtisi için incelediler. Sardalyaların en kötü etkilenenler olduğu ve porsiyon başına 30 mg'a kadar plastik tükettiği bulundu. 

Mikroplastikler dünya çapında giderek artan bir şekilde bulunuyor ve bunların kanıtları artık en derin okyanusun dibinde, Alpler ve Antarktika'da görülüyor. Plastikler bozulduğunda, yıkandığında veya parçalandığında oluşurlar ve yakalanması ve yok edilmesi daha güçtür.

Yaygınlıkları nedeniyle, araştırmacılar umutsuzca insan ve hayvan sağlığına ne kadar zararlı olduklarını anlamaya çalışıyorlar.

Makale:pubs.acs.org