Genetik
HÜCRESEL YAŞLANMAYI TERSİNE ÇEVİRECEK ANAHTAR GEN
Biyolojik yaşlanmada temel rol oynayan gizemli bir gen nihayet belirlendi. Bu da yaşa bağlı hastalıkların tedavi edilmesi ve nihayetinde iyileştirilmesi için ufuk açacak uygulamalara zemin hazırlıyor. Araştırmayı yürüten Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden araştırmacılara göre bu keşif; biyolojik yaşlanmanın bazı biçimlerinin yavaşlamasını, hatta tersine çevrilmesini sağlayabilir.
Çalışma, mezenkimal kök hücre (MKH) gençleştirme aracılığıyla hücre yaşlanmasını tersine çevirmeyi hedefleyen hücresel yeniden programlamayla ilgili önceki çalışmaları temel alıyor. Üniversitenin Biyomedikal Mühendislik Bölümü fakülte üyesi ve baş araştırmacı Wan-Ju Li, “Hücresel yeniden programlama yoluyla MKH gençleştirmeye dair önceki bulgulara katılsak da bizim çalışmamız daha ileriye giderek, yeniden programlanmış MKH’lerin, yaşlanmanın hücresel belirtilerini iyileştirmek için moleküler düzeyde nasıl düzenlendiğine dair iç görü sağlıyor” dedi.
En önemlisi hücredeki yaşlanmayla ilgili faaliyetleri kontrol eden temel mekanizmalardan biri olan, (spesifik) sinyalizasyon yolağını belirleyebildik. Bulgularımızın MKH yaşlanmasına ve bunun rejeneratif tıptaki önemine yönelik anlayışın geliştirilmesini sağlayacağını düşünüyoruz.
Araştırma geçtiğimiz günlerde bilim dergisi Stem Cells’de yayımlandı. Derginin genel yayın yönetmeni Dr. Jan Nolta, buluşu “çok önemli bir başarı” diye niteledi.
Çalışma, araştırmacıların diz ve dirsek eklemlerinde bulunan insan sinovyal sıvısından türetilen MKH’leri nasıl analiz ettiğini tarif ediyor. Araştırmacılar bunları yeniden MKH’ye dönüştürmeden önce pluripotent kök hücreler (canlıyı oluşturan tüm hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğine sahip, gelişen bir embriyonun erken safhalarında ortaya çıkan henüz farklılaşmamış hücreler -ed.n.) haline gelecek şekilde yeniden programladı. Sonuçta gençleştirilmiş MKHler elde edildi. Daha sonra bunlar, gen ifadesindeki değişiklikleri ortaya çıkarmak için analiz edildi.
Makalede, “Yaşlanmayla ilgili faaliyetlerin MKH’lerde, ebeveyn soyundakilere kıyasla büyük ölçüde azaldığını saptadık. Bu da hücre yaşlanmasının tersine döndüğüne işaret ediyor” ifadeleri yer aldı. Dr. Li, bulguların kemik erimesi ve kıkırdak dejenerasyonunun iyileştirilmesi için gerekli yeni farmakolojik tedavilerin geliştirilmesi açısından kritik olabileceğinin altını çizdi.
Araştırma aynı zamanda Parkinson hastalığı ve kalp hastalıklarına yönelik yeni tedaviler açısından umut veriyor, ancak sonuçlarını tam olarak anlamak için ileri çalışmalar gerekecek.